Türkiye’de sinema sektörü, son yıllarda ciddi bir çıkmazda. Bağımsız sinemacılar, özgün ve sanatsal hikayeler anlatma arzusuyla yola çıksa da, büyük dağıtım şirketlerinin egemenliği altında bu hayaller gittikçe daha zorlaşmakta. Sinemada kaliteli içerik üretmek isteyenlerin karşılaştığı en büyük engellerden biri, dağıtımın tekelleşmesi ve ‘ön ödeme’ adı altında yapılan zorlayıcı uygulamalar.
Korku filmi yapımcısı Tarık Karakulak’ın sosyal medyada paylaştığı mesajlar, sektörün derin sırlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Artık bir film sadece iyi yapıldığında sinemalarda gösterime girmiyor; salon bulabilmek için cömertçe ‘ön ödeme’ yapmak şart. Ancak bu ödeme yalnızca salon kirası değil, birçok yapımcıya göre ‘rüşvet’ adı altında dağıtımcıya ödenen meblağlar da içeriyor.
Sanatsal değeri yüksek bağımsız yapımlar salon bulamazken, ön ödeme yapan vasat korku filmleri Türkiye’nin en büyük sinema salonlarında gösterime giriyor. Bu durum, sadece ekonomik değil, sanatsal bir darbe de oluşturuyor. Sinema, yalnızca ticari bir alan olmamalı; kültürel üretim ve sanatsal değer de göz önünde bulundurulmalı.
Sinema sektörü için derhal bir denetim mekanizması kurulmazsa, Türkiye’nin kültürel geleceği, sadece ticari başarıyı hedefleyen filmlerle şekillenecek.
